"Bir film izledim hayatım değişti." bu cümleyi hiç kullandınız mı yada bir yakınınızdan duydunuz mu? Muhtemelen izlediği filmden çok etkilendiğini ifade etmeye çalışırken kullanılır. Peki gerçekten film izleyip hayatı değişen, dünyaya farklı gözle bakan, karakteri değişen çok insan var mıdır? Hiç sanmıyoruym. Ancak izlediği filmin hayatını değitirmesini dileyen, bunun için çabalamaya hazır olan insanlar vardır. En azından ben varım.
2010 yapımı "Fat, Sick and Nearly Dead" (Şişman, Hasta ve Neredeyse Ölü) filmini (belgesel) izlediğimde 40 yaşlarında 120-140 kilo civarında ve bağışıklık sistemi bozukluğu olan Joe Cross'da kendimi gördüm. Evet sadece 26 yaşındaydım ancak kontrolsüz bir biçimde kısa zamanda aşırı kilo almış 160 santimlik boyuma bakmadan 70 kilo sınırlarına yaklaşmıştım. Bu durum fiziksel sağlığımın içine ettiği gibi ruhsal sağlığımı da tehdit ediyordu. 1 kat merdiven çıkınca nefes nefese kalmak, çabuk yorulmak ama kolay uyuyamak, hasta olunca iyileşmenin çok uzun sürmesi; diğer yandan özgüven eksikliği, mutsuzluk.
Film Avustralyalı Joe'nun 60 gün boyunca Amerika'nın farklı kentlerinde gezerek sadece kendi sıktığı meyve ve sebze suyuyla beslenerek hayatını nasıl değiştirdiğini anlatıyor.
İşin bilim kısmı zaten filmdeki doktorlar tarafından anlatılmış. Ben olayın pratik kısmındayım. Zaten bu blogu açma amacım 60 gün boyunca sadece meyve sebze suyu tüketirken kendimi motive ederek pes etmemek.
photo source:https://en.wikipedia.org/wiki/Fat,_Sick_and_Nearly_Dead

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder